terranova,true blood,weeds,doctor who,two and a half man,how ı meet your mother,house md,chuck,alcatraz,lost kısacası diziler hakkındaki bütün bilgiler bu blogda
30 Mayıs 2014 Cuma
17 Mayıs 2014 Cumartesi
İZOMBİE KONUSU
Olivia “Liv” Moore, pembe yanaklı,
disiplinli, hayatında çizeceği yolu çoktan belirlemiş bir tıp fakültesi
öğrencisidir. Ta ki kalabalık bir partideyken beslenmekten başka bir şey
düşünmeyen bir zombiye dönüşenene dek… Liv, ölmemiş bir ölü olarak
yapabileceği en iyi şeyi yapmaya karar verir ve mümkün olduğu
kadar insan gibi görünmeye çalışır. Görünüşü, şok edici derecede soluk
cildi, neredeyse beyaz saçları ve bir o kadar da hayat dolu
tavırlarıyla “Goth” kültürünü bile
geride bırakmaktadır. Değişim içindeki Liv durumunu annesinden, eski
nişanlısı Major’dan ve en yakın arkadaşı (aynı zamanda ev
arkadaşı) Peyton’dan saklar. Hala enerjik biri olan Liv, yeni bir ölü
olarak tam anlamıyla tuhaf bir duruma düşmüştür. Posttravmatik stres bozukluğuna
rağmen, Liv karşı koyamadığı insan beyni yeme içgüdüsüne bir çözüm
bulmak için yollar aramaya başlar. Sonunda Seattle adli tıp ofisinde bir
iş bulur. Sonu ölümle bitmiş kişilerin yığınla olduğu bu işte,
morgtaki kadavra Jane ve John Doe‘ların
beyinlerini gizlice atıştırarak güzel güzel yaşamaya başlar. İzlerini
kapatma konusunda dikkatli olmasına rağmen patronu Dr. Ravi
Chakrabarti, Liv’in sırrını öğrenir ve beklenmedik bir şekilde onun bu
durumunu ifşa etmez ve bilimsel ihtimaller için heyecanlanır.
Patronunun hevesine ve bu bitmek bilmez yeme arzusuna rağmen,
Liv istifa eder. Ta ki tükettiği her beynin sahibinin hatıralarından
bir kısmını görebildiğini anlayana kadar. Liv, cinayet
kurbanların bakış açısından olayları görmeye başlar. Dr. Ravi
ve cinayet dedektifi Clive Babineaux iyice şaşırır. Liv çoğu zaman suç
yerindeki detayları biliyordur ama bunları kolayca açıklayamıyordur. Bir
medyum kılığında, Dedektif Babineaux ile birlikte çalşmaya başlar ve
suçları soruşturmada ve kimin sorumlu olduğunu bulmada ona yardım etmeye
başlar.
Bu durumu tekrar hayatta kalmakla aynı şey değildir, ama en azından Liv geri kalan yaşamında edindiği bu amaçla tamamen ölü biri de sayılmayacaktır.
Bu durumu tekrar hayatta kalmakla aynı şey değildir, ama en azından Liv geri kalan yaşamında edindiği bu amaçla tamamen ölü biri de sayılmayacaktır.
JANE THE VİRGİN KONUSU
Jane Villanueva küçük bir kızken büyükannesi Alba onu iki şeye inandırmıştır: Pembe diziler eğlenmek için en ideal şeylerdir ve kadınlar ne pahasına olursa olsun bekaretlerini korumalıdır.
Şimdilerde 23 yaşındaki Jane büyüleyici bir genç hanımefendidir; öğretmen olmak için çalışmaktadır; yazar olma hayallerini sürdürmektedir ve ekstra kazanç elde etmek için yeni Miami Otel’de çalışmaya başlayacaktır.
Yıllardır romantizmin gerçekçi görünümünü biraz biraz ona öğreten pembe dizileri kendini büyüten iki kadınla birlikte izlemiştir: Seksi, genç ve enerjik annesi Xiomara ve dindar büyükannesi Alba.
Jane, 16 yaşında evlenmeden çocuk sahibi olan annesiyle aynı hatayı yapmamaya kararlıdır. Mükemmel bir nişanlı bulmuştur: Michael adında, yakışıklı ve çalışkan bir dedektif. Onu hayatının her anında yeteri kadar sevebilecek ve ısrarla vazgeçmediği “Evlenene kadar olmaz!” kuralına saygı duyan bir nişanlı…
Bir gün Jane, yaptırdığı düzenli kontrolleri için doktoruna gider ve orada bütün titiz hayat planları birdenbire altüst olur. Doktoru sayesinde bir yanlışlık olur ve yan odadaki hastaya ait numunelik spermlerle kızımız döllenir. Numune spermlerin sahibi Rafael, ünlü bir parti çocuğu ve aynı zamanda kanserle mücadele eden biridir. Yetmezmiş gibi Jane’in çalıştığı yeni otelin sahiplerinden biridir ve kızımızın çok eski bir yaz aşkıdır.
Birkaç hafta sonra suçsuz Jane hayatının en önemli kararını vermekle karşı karşıya gelir. Hamileliğini sürdürecek midir? Durumu ailesine ve nişanlısına nasıl açıklayacaktır? Biyolojik baba Rafael ve entrikacı karısı Petra’nın istekleri karşısında ne yapmalıdır?
Her zaman doğru şeyleri yapmaya çalışan ve iyi bir kız olmaya çalışan Jane’in hayatı birdenbire o çok sevdiği pembe diziler gibi dramatik ve karmaşık hale gelmiştir.
Şimdilerde 23 yaşındaki Jane büyüleyici bir genç hanımefendidir; öğretmen olmak için çalışmaktadır; yazar olma hayallerini sürdürmektedir ve ekstra kazanç elde etmek için yeni Miami Otel’de çalışmaya başlayacaktır.
Yıllardır romantizmin gerçekçi görünümünü biraz biraz ona öğreten pembe dizileri kendini büyüten iki kadınla birlikte izlemiştir: Seksi, genç ve enerjik annesi Xiomara ve dindar büyükannesi Alba.
Jane, 16 yaşında evlenmeden çocuk sahibi olan annesiyle aynı hatayı yapmamaya kararlıdır. Mükemmel bir nişanlı bulmuştur: Michael adında, yakışıklı ve çalışkan bir dedektif. Onu hayatının her anında yeteri kadar sevebilecek ve ısrarla vazgeçmediği “Evlenene kadar olmaz!” kuralına saygı duyan bir nişanlı…
Bir gün Jane, yaptırdığı düzenli kontrolleri için doktoruna gider ve orada bütün titiz hayat planları birdenbire altüst olur. Doktoru sayesinde bir yanlışlık olur ve yan odadaki hastaya ait numunelik spermlerle kızımız döllenir. Numune spermlerin sahibi Rafael, ünlü bir parti çocuğu ve aynı zamanda kanserle mücadele eden biridir. Yetmezmiş gibi Jane’in çalıştığı yeni otelin sahiplerinden biridir ve kızımızın çok eski bir yaz aşkıdır.
Birkaç hafta sonra suçsuz Jane hayatının en önemli kararını vermekle karşı karşıya gelir. Hamileliğini sürdürecek midir? Durumu ailesine ve nişanlısına nasıl açıklayacaktır? Biyolojik baba Rafael ve entrikacı karısı Petra’nın istekleri karşısında ne yapmalıdır?
Her zaman doğru şeyleri yapmaya çalışan ve iyi bir kız olmaya çalışan Jane’in hayatı birdenbire o çok sevdiği pembe diziler gibi dramatik ve karmaşık hale gelmiştir.
FLASH KONUSU
Dizi 2014-2015 yayın sezonunda The CW kanalında yayınlanacak. Barry Allen 11 yaşındayken, annesi
oldukça tuhaf ve korkunç bir şekilde ölmüş ve babası cinayet suçlusu
olarak hüküm giymiştir. Bu trajediyle hayatı sonsuza kadar
değişen Barry, en yakın arkadaşı Iris’in babası Detektif Joe
West tarafından alınıp büyütülmüştür. Barry şimdilerde parlak, işinde
başarılı ve teknolojiye son derecede meraklı bir adli tabip
olarak CSI’da (olay yeri inceleme) çalışmaktadır. Aynı
zamanda annesinin tuhaf ölümünün sırrını ortaya çıkarmaya kararlıdır ve
bu uğurda şehirdeki her türlü beklenmedik suç davalarının peşine düşer.
Bu sayede işinde iyice yükselir.
Barry’nin son takıntısı Fizikçi Harrison Wells ve ekibi S.T.A.R. tarafından yaratılan bir parçacık hızlandırıcıdır. Laboratuvar ekibi, bu buluşun her türlü güçte ve tıpta hayal bile edilemez gelişmeler kazandıracağını iddia etmektedir. Bir gün bir deney sırasında halka açık bir yerde, bir şeyler korkunç derecede ters gider ve yıkıcı bir patlama olur. Birçok kişi hayatını kaybederken Barry, bu patlamayla oluşan gaz bulutundan çıkan bir şimşekten fena halde nasibini alır.
Komada geçen 9 ayın ardından Barry bir kez daha baştan aşağı değişen, yeni hayatına gözlerini açar. Bu kaza ona inanılmaz hız kazandıran bir yetenek vermiştir. Central City’ten aklınıza gelebilecek her yere, görünmeyen bir koruyucu melek çabukluğunda gitme yeteneği…
Başlangıçta bu güçler için heyecanlı olsa da zamanla patlamada çeşitli yetenekler elde eden birden fazla insan olduğunu keşfeder. Elbette herkes güçlerini onun gibi iyilik adına kullanmayacaktır.
Kazadan aylar sonra şehirdeki kayıp insan sayısında, beklenmedik ölümlerde ve diğer tuhaf olağanüstü olaylarda ciddi bir artış gözlenir. Barry şimdi planlarında birtakım yenilikler yapmıştır. Kendine bahşedilen bu yeteneği öncelikle adaleti korumak için kullanacaktır; ama aynı zamanda annesinin cinayetinin çözülmesi için yaptığı uğraşılarından asla vazgeçmeyecek ve babasının adını temize çıkaracaktır.
Şimdilik sadece birkaç yakın arkadaşı Barry’nin yaşayan en hızlı adam olduğunu bilmektedir. Fakat tüm dünyanın Barry’nin “o”na dönüştüğünü öğrenmesi çok uzun sürmeyecektir: The Flash’e…
Barry’nin son takıntısı Fizikçi Harrison Wells ve ekibi S.T.A.R. tarafından yaratılan bir parçacık hızlandırıcıdır. Laboratuvar ekibi, bu buluşun her türlü güçte ve tıpta hayal bile edilemez gelişmeler kazandıracağını iddia etmektedir. Bir gün bir deney sırasında halka açık bir yerde, bir şeyler korkunç derecede ters gider ve yıkıcı bir patlama olur. Birçok kişi hayatını kaybederken Barry, bu patlamayla oluşan gaz bulutundan çıkan bir şimşekten fena halde nasibini alır.
Komada geçen 9 ayın ardından Barry bir kez daha baştan aşağı değişen, yeni hayatına gözlerini açar. Bu kaza ona inanılmaz hız kazandıran bir yetenek vermiştir. Central City’ten aklınıza gelebilecek her yere, görünmeyen bir koruyucu melek çabukluğunda gitme yeteneği…
Başlangıçta bu güçler için heyecanlı olsa da zamanla patlamada çeşitli yetenekler elde eden birden fazla insan olduğunu keşfeder. Elbette herkes güçlerini onun gibi iyilik adına kullanmayacaktır.
Kazadan aylar sonra şehirdeki kayıp insan sayısında, beklenmedik ölümlerde ve diğer tuhaf olağanüstü olaylarda ciddi bir artış gözlenir. Barry şimdi planlarında birtakım yenilikler yapmıştır. Kendine bahşedilen bu yeteneği öncelikle adaleti korumak için kullanacaktır; ama aynı zamanda annesinin cinayetinin çözülmesi için yaptığı uğraşılarından asla vazgeçmeyecek ve babasının adını temize çıkaracaktır.
Şimdilik sadece birkaç yakın arkadaşı Barry’nin yaşayan en hızlı adam olduğunu bilmektedir. Fakat tüm dünyanın Barry’nin “o”na dönüştüğünü öğrenmesi çok uzun sürmeyecektir: The Flash’e…
10 Mayıs 2014 Cumartesi
9 Mayıs 2014 Cuma
7 Mayıs 2014 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)