16 Aralık 2013 Pazartesi

MOBCİTY KONUSU

Gangsterler, mafyalar, suç örgütleri… İnsanların adını duyduğu anda bir adım geriye kaçabileceği, yasadışı işleri kendilerine hobi edinmiş pek çok sadist insanlardan oluşan afili çeteler. İçki Yasağı Dönemi’nde ABD’de ortaya çıkan “gangsterlik, durdurulamaz bir güç haline gelmiştir. Toplum yapısını ve kültürünü olumsuz yönde etkileyen ayrışmalara neden olan bu durum, geçmişte görüldüğü gibi günümüzde de halen süre gelmektedir. Gangsterliğin durdurulamaz yükselişindeki en büyük neden de her kesimden insanlarla anlaşmayı başarabilmesi, “satın alabilmesi”.
Bu bahsettiğimiz kesimlerden en önemlileri de polisler. Dolgun bir ek gelir amacıyla gansterlerle birlikte çalışmayı alışkanlık haline getirmiş insanlar. TNT’nin de Aralık ayı dizilerinden biri olan “Mob City“‘de bu tür polislerin ve gangsterlerin mücadelesi anlatılmakta. Yayınlanan ilk iki bölümüyle aynı anda prömiyer bölümü yayınlanan dizinin merak uyandıran bir konusu var. Ancak bu merak uyandırma ögesi herkeste aynı etkiyi bırakmış mı? Reytingler ne alemde? Hepsi ve daha fazlası bu incelemede..

The Green Mile, Frankenstein ve The Majestic gibi filmlerin yönetmenliğini ve aynı zamanda yapımcılığını üstlenmiş olan Frank Darabont, en son AMC’nin The Walking Dead‘in de yer almıştı. 2011′de AMC’nin zombi türü dizisinden kovulduktan sonra kendisine ‘Kafa İzni’ veren Darabont, bu yıl yeniden dizi işine dönüp bizlere L.A. Noir adlı kitaptan uyarlanan Mob City’yi beğenilerimize sundu.

William Parker, küçüklüğünden beri polisler arasındaki yozlaşmayı fark eden ve bunu büyüyünce yok etmeyi planlayan, “gerçek polisliği” geri döndürmeyi amaçlayan bir vatansever. Geçmişte, yani acemilik yıllarında herkes tarafından takma adlar takılıp alay edilse bile cesur ve gözüpek oluşu ile insanların takdirini kazanmış bir kişiliktir. Genç yaşında bir görev sırasında polis arkadaşları tarafından yem olarak rehine alan bir katilin yanına gönderilmiştir. Bu ilginç hamlenin ardından rehine alınanların hayatını kurtarmış ve katili adalete teslim etmiştir. Bu olay dilden dile Parker’ın daha da ünlenip yavaş ancak emin adımlarla teşkilatın başına geçmesine neden olmuştur.
Mickey Cohen ise başından beri bir gangster. Neredeyse anne karnındayken bile bir gangsterdi diyebileceğimiz biri olan Cohen, dolandırıcılıktan, kokain satıcılığından, kiralık katil tutma organizasyonlarından çok iyi anlayan biri. Bu sadistik aktivitelerin dışında zamanında boksörlük de yapmış olan Cohen, dizinin baş gangster patronu. Gerçek hayattan alınan bu karakterlerin diziyi renklendirdiği kesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder